28 Ağustos 2009 Cuma

Bir Gecelik Olsun Uyuma















Bir gece de sevgilinin hatırı için uyuma!


Senin canın hakkı için hayırlı işler yapmaktan vazgeçme, bir gece olsun uyuma! Gaflete dalma!


Bir geceyi ömründen azalmış bil, eksik say, uyanık kal, uyuma!


Kendi heva ve hevesine uydun, rahatını düşündün, binlerce gece uyudun!


Ne olur bir gececik de sevgilinin hatırı için uyuma!


Sabaha kadar uyanık kaldığın; "Ya Rabbî, ya Rabbî!" diye feryat ettiğin o hastalık gecelerini hatırla, o gecelerden kork da bir gece olsun uyuma!


Cenab-ı Hakk; "Dostlar, geceleri uyumazlar" diye buyurdu.


Bu âyeti duyup, hatanı anlayarak seni yaratandan biraz utandınsa artık uyuma!
Ne olur bir gece yatma da Cenâb-ı Hakk'ın lütuflarını, ihsanlarını gör!


Bütün manevî güzelliklerin, ihsanların kendilerini gösterdikleri zaman gece vaktidir.


Uyuyan bu güzellikleri göremez Aklını başına al! Sen de bu gece uyuma!


Bütün geceler de; Cenab-ı Hakk dan şöyle hitaplar, sesler gelip durmada "Ey kulum! Herkes uykuya daldı, kalk! Seninle manen buluşalım Bu fırsatı kaçırma! Bu fırsat her zaman ele geçmez


Öldüğün zaman bu can bedenden ayrılınca, bu gecelere çok hasret çekersin, özlem duyarsın



" O nedenle bir gece olsun UYUMA!"

4 Ağustos 2009 Salı

Rahmet Gecesi

















Ebu Hüreyre Radıyallahu And’dan rivayet edildiğine göre: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimiz şöyle buyurmuştur:


—“Şaban ayının on beşinci gecesinin ilk vaktinde Cebrail (a.s) bana geldi; şöyle dedi:

—“Ya Muhammed, başını semaya kaldır. Sordum.

—“Bu gece nasıl bir gecedir? Şöyle anlattı:

—“Bu gece, Allah-u Teala, rahmet kapılarından üç yüz tanesini açar. Kendisine şirk koşmayanların hemen herkesi bağışlar. Meğer ki, bağışlayacağı kimseler büyücü, kahin, devamlı şarap içen, faizciliğe ve zinaya devam eden kimselerden olsun. Bu kimseler tövbe edinceye kadar, Allah-u Teala onları bağışlamaz.



Gecenin dörtte biri geçtikten sonra, Cebrail yine geldi ve şöyle dedi: "Ya Muhammed başını kaldır. Bir de baktım ki, cennet kapıları açılmış.


Cennetin birinci kapısında dahi bir melek durmuş şöyle sesleniyor: "Ne mutlu bu gece rüku edenlere.


İkinci kapıdan dahi bir melek durmuş şöyle sesleniyordu: "Bu gece secde edenlere ne mutlu".


Üçüncü kapıda duran melek dahi, şöyle sesleniyordu: "Bu gece dua edenlere ne mutlu." Dördüncü kapıda duran melek dahi şöyle sesleniyordu: -"Bu gece, Allah'ı zikredenlere ne mutlu".


Beşinci kapıda duran melek dahi, şöyle sesleniyordu: "Bu gece Allah korkusundan ağlayan kimselere ne mutlu."


Altıncı kapıda duran melek dahi, şöyle sesleniyordu: "Bu gece Müslümanlara ne mutlu." Yedinci kapıda da bir melek durmuş şöyle sesleniyordu: "Günahının bağışlanmasını dileyen yok mu ki, günahları bağışlansın.


Bunları gördükten sonra, Cebrail'e sordum: "Bu kapılar ne zamana kadar açık kalacak?

Şöyle dedi: "Ya Muhammed, Allah-u Teala, bu gece, Kelp kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısı kadar kimseyi cehennemden azat eder."



Bir Berat Gecesinde uyanıp da Resulullah Aleyhissalâtü Vesselamı yanında bulamayan Hz. Âişe kalkarak Efendimizi aramaya başladı. Sonunda Peygamberimizi Cennetü'1-Bakî mezarlığında başını semaya kaldırmış halde buldu.


Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam mübarek hanımına Berat Gecesinin faziletini şöyle anlattı:


"Muhakkak ki, Allah Teâlâ Şâban'ın onbeşinci gecesinde dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve Benî Kelb Kabilesinin koyunlarının kılları sayısınca insanları mağfiret eder."


Berat Gecesi Duası


Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam bu gece Rabbine şöyle dua etmiştir:
"Allahım, azabından affına, gazabından rızana sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim. Sen Kendini sena ettiğin gibi yücesin



Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde Berat Gecesinin feyiz ve bereketini çeşitli şekillerde nazara vermektedir.

"Şâban'ın 15. gecesi geldiğinde geceyi uyanık ibadetle, gündüzü de oruçlu olarak geçirin. O gece güneş battıktan sonra Allah rahmetiyle dünya semasına tecelli eder ve şöyle seslenir:


"İstiğfar eden yok mu, affedeyim ve bağışlayayım. "Rızık isteyen yok mu, hemen rızık vereyim.

"Başına bir musibet gelen yok mu, hemen sağlık ve afiyet vereyim.

"Böylece tan yerinin ağarmasına kadar bu şekilde devam eder."






Nurlu Geceler